Her zamanki gibi bir var bir yok olan ben, burda yokken yine düştüm yollara. Epey uzun zaman önce tabi. Mayısta. Her ne kadar ağustos ayını bile devirmiş olsak da ben ancak şimdi paylaşabiliyorum sizlerle.
Biraz blogla ilgili sorunlar soğuttu beni burdan, biraz da kpss falan derken geçti gitti işte zaman. Neyse oralara hiç girmeyelim diyorum ve hemen fotoğrafların hikayesine geçiyorum.
Okuldan arkadaş dört kişi düştük Muğla yoluna. Amaç sözde diploma almak. Ama bu bahane tabi. Maksat birbirimizi görüp, tekrar Muğla'da buluşmak, zamandan kopup eskisi gibi olabildiğimizi görmek ve oranın havasını bir kez daha çekmek içimize.
Bu arkadaşlarımdan birini mezun olduğumdan beri, yani yaklaşık üç yıldır, birini de iki yıldır görmeyişimi ve bir diğerinin de "sevgili" arkadaşım :) olduğunu bilirseniz, bu tatilin benim için ne kadar bekleyiş dolu, ne kadar güzel geçtiğini anlarsınız sanırım. Ben mezun oluşumdan bu yana iki kez gittim Muğla'ya, bu üçüncü. Ama ilk kez kendimi eski günlerdeki gibi hissettim, ilk kez Muğla'da olduğuma inanamadım.
Neyse en iyisi ben susayım, yaklaşık 300 fotoğrafın arasından seçtiğim fotoğraflar anlatsın.
Gece Masa Dağı'ndan Muğla manzarası
Çok özlediğim, hep özlediğim, hiç doyamadığım Akyaka...
Akayaka'da kesinlikle ama kesinlikle gitmeniz gereken Orfoz...
Bu bıdıklara bakarak yapılan kahvaltı...gidin ve yapın!
Yeşille mavinin buluşmasından benim anladığım budur!
Akyaka'nın en güzel kıyılarından birine, Çınar'a gidip de orayı böyle sakin, bu kadar duru görmek...
Orada miskin miskin oturup balık tutmaya çalışmak, tutamamak...
Tabi ki biralarımız eşliğinde...
(Hala kimimizin Efes'çi, kimimizin Carlsberg'çi, kimimizin Tuborg'çu olduğunu görmek...)
Ve elbette midyeee!!!