16 Şub 2012

PIRTLANGUÇ'UMUZ 4 YAŞINDAAĞĞ



Yine geciken, yine ertelenen bir postaa...Ama bu artık bir klasik oldu burası için. Ne yapıyoruz, alışıyoruz, yadırgamıyoruz.

Bizim pırtlanguç doğduğundan beri ilk defa hastalıksız bir ocak sonu-şubat başı geçirdi. Biz de bunu fırsat bilerek hadi dedik, bu sene adamakıllı ve zamanında kutlayalım şu çocuğun doğumgününü. Dedik, "Musti nasıl isersin doğumgününü? Teması ne olsun?" Dedi, "Koyşanlı oyşuunn!" Tamam dedik korsanlı olsun. Sonra ne oldu, nasıl oldu korsanı da aştık ve kurukafaya geldik. Beyefendi pastasını kurukafalı isteyince (4 yaşındaki kaç çocuk ister böyle bir şey bilemiyorum) bir anda pek çok süsleme kurukafalı oldu. Olsun, bence iyi oldu, çok da güzel oldu.

Lakin doğumgünü çocuğu Musti olmasına rağmen, asıl kim(ler)in eğlendiği ise meçhul. Ama Musti de şanslı çocuk ha, daha bu yaşta bir sürü güzel kız var etrafında. Güzellik çıtası epey yükselecek, büyüyünce kolay beğenmeyecek ama olsun, yapacak bir şey yok...










Ve biz böylece, bu fotoğrafta olanlarımız ve fotoğrafta olmasa da Musti için gelen aile büyükleri,
hepimiz,
yüzü kadar güzel, kendisi gibi mutlu, adını aldığı kişi kadar onurlu
bir hayat diliyoruz her şeyimiz, pırtlanguçumuz Musti'ye.
Hep bizimle ol, hep mutlu ol kuzucuğum, seni çok seviyoruuuzzzz.

12 Oca 2012

İSMİMİZİ DEĞİŞTİRDİK YA SONRA..?

Burayı takip edenler bilirler, bilmeyenler için kısaca özetleyeyim, ben birkaç ay önce ismimi değiştirdim. Evet, anne babamın binbir özenle (!) seçip bana uygun gördüğü o muhteşem (!) ismi gidip mahkeme kararı ile değiştirdim. Şurada anlatmıştım.

Garip bir şey aslında insanın kendine isim bulması, beğenmesi, içine sindirmesi. Ben yıllardır ismimi değiştirmeyi istememe rağmen, karar verip harekete geçişim birdenbire oldu. Dolayısıyla seçtiğim isim de biraz aceleye geldi. Yo yoo, asla şikayetçi değilim kararımdan. Sonuçta pek çok isim o eski ismimden iyi olacaktı. O yüzden çok da düşünmeye gerek yoktu. Hem insanın çok değişik alengirli bir ismi kendine layık görmesi biraz megolamanlığa kaçacağından çok da kafa yormadım ve sevdiğim, beğendiğim hep de beğeneceğim bir isim seçtim kendime ve oldu. Nasıl olduğunu da, yani işin hukuki sürecini de şurada anlatmıştım.



Geçenlerde bir takipçim mail atmış, "Ee, hikayenin devamı gelmedi, merak ediyorum, hem ben de aynı dertten muzdaribim, anlatabilir misin" diye...Hay hay, elbette! Biri bana  "anlat" demeye görsün. Çok iyi bir anlatıcı olduğumdan değil, çünkü ben bir şey anlatırken daldan dala atlama huyum çoktur ve toparlama yetim azdır, tıpkı şimdi olduğu gibi...Evet iyi bir anlatıcı değilim ama anlatmak hoşuma gidiyor bildiğim bir şeyi. O yüzden gelin bakalım, hikayenin devamında kahramanımız nelerle karşılaşmış...

Valla dediğim gibi, isim değiştirmek çok da sık rastladığımız bir durum değil. O yüzden insanların verdiği tepkiler çeşit çeşit. "Ben alışamam" diyenler, "Eski ismin daha güzeldi"ciler, kendine alışamıyor süsü verip sizi gıcık edenler...Bir kere her şeyden önce bu sizi gıcık etmeye çalışanlara karşı gardınızı sağlam alın. Gerçekten şaşıranla, bunu yalandan yapanı ayırt edin, tepkilerinizi ona göre koyun. Ben, beni ciddiye almayan kimseyi ciddiye almadım ve eski ismimi söyleyip eblek eblek sırıtan kimseye de sinirlenmedim, hepsini kendi haline bıraktım. Gerçekten şaşıranlara da, "Naber x?" dediklerinde, gülümseyerek "x kim?" dedim, devam ettim. Buradaki x, elbetteki eski ismim :)) Yani insanları çok ciddiye almamak lazım. Hepsinin inadı elbet bir yerde kırılacak, elbet kanıksayacaklar bu yeni durumu.

Aileme, eşe dosta dedim ki hemen telefondaki adımı değiştirin. Buradan başlamalarını istedim, hepimiz için kolaylık olur diye. Zaten ailem beklediğimden daha hızlı alıştı. Bunda 4 yaşındaki yeğenimin emeği büyük. Kendisi yanlış söyleyen herkesi uyarıyor sağ olsun, onun adı Gökçe diye :))

Arkadaşlarım da kolay alıştılar diyebilirim. Hala alışamayanlar var tabi, düşünün 8 ay oldu ama o alışamayanlar yüzyüze çok sık görüşemediğim, uzaktaki arkadaşlar. Hemen her gün gördüğünüz, ya da sık haberleştiğiniz insanlarda bir problem yok.

Sosyal hayatı bir kenara bırakırsak, mahkeme olduğu gün benim ilk yaptığım şey, yeni bir mail adresi almak oldu. Sonra iki hafta geçip de yeni kimliğimi alınca, uzun zamandır kullanmadığım halde yeni bir facebook hesabı açtım, arkadaşlarım daha çabuk kanıksarlar niyetiyle.

Sonra da yavaş yavaş, banka, telefon hattı gibi işlerle uğraştım. Ki bu kısım çok kolay oldu. Sadece mahkeme kararınızı gösteriyorsunuz ve onlar sizin adınıza dilekçe yazıyorlar, ya da sistemde güncelliyorlar, bankalar yeni kart istiyorlar, bir iki haftaya geliyor vs. Sorunsuz ilerliyor bu noktada işler. Ama ben hala sağlık güvencesi bilgilerimi güncellemedim, onu epey salladım, bir ara el atsam iyi olacak. 

Sonracığıma başka ne vardııığğ? Hah, diploma! Bak işte orada bir sıkıntı var. Diplomanızla ilgili hiçbir değişiklik yapamıyorsunuz malesef. Mezuniyet tarihinizden sonraki hiçbir değişiklik, hiçbir şekilde diplomanıza yansıtılamıyormuş. Koskoca kütükte değişiyor adınız, ama diplomaya söz geçmiyor. Bana biraz saçma geldi, ama yapacak bir şey yok. Diplomamla ilgili bir başvuru vs. yapmam gerektiğinde diplomanın hemen peşinden mahkeme kararını veriyorum oluyor bitiyor, sıkıntı yok. Ama işte orada eski isim yazması batıyor bazen. Bu arada mahkeme kararı demişken, onun birkaç aslı gibidir diye kopyasını alın muhakkak mahkemeden. Çünkü nerede lazım olacağı hiç belli olmuyor. Hatta ben bir kopyasını sürekli nüfus cüzdanımla birlikte taşıyorum, ne olur ne olmaz...Ama sevmediğiniz bir isimden kurtulmanın bedeli olarak bu yükün sözü bile olmaz...

Ehliyet...Ben ehliyetimi ismimi değiştirdikten sonra aldığım için o kısımla ilgili bir şey diyemeyeceğim. Şu var, ehliyetimi alacağım gün, maliyeye gittim para yatırmak için. Orada eski ismim çıktı. Dedim ki yok benim adım bu, ben değiştirdim. Hemen birkaç masa ötede sicil güncelleme mi ne, öyle bir yere yönlendirdiler, mahkeme kararının kopyasını uzattım (her zaman taşımakta fayda var demiştim), bir dakika içinde sistemde değişti ismim. Hiçbir sorun çıkmadı yani bugüne kadar...

Bunların dışında geçenlerde bir şeye dikkat ettim ki, diplomanın dışında isminizi asla değiştiremeyeceğiniz başka yerler de var maalesef. Mesela, arkadaşlarınızla çektiğiniz bir video, sizin için yapılan bir slayt vs. Ama bunların hepsi hatıra olduğu için çok da rahatsız etmiyor sanırım. Ha, sonra mesela kitaplar...Sanki ismimi çok severmişim gibi, eskiden aldığım neredeyse her kitaba ismimi yazmışım, şimdi karalasam olmaz, yırtsam hiç olmaz, kalsın öyle dedim vazgeçtim. Çok da kasmamak lazım...Onca yıl o isimle yaşamışız kolay mı...Ha yakın çevrenizde artık yeni isminizle biliniyor, insanlara artık kendinize ait hissettiğiniz bir isimle mi tanıtıyorsunuz kendinizi...Gerisi önemli değil. Yani ismini sevmeyenler, değiştirmek isteyenler, bence hiç daha fazla zaman kaybetmeyin, yapın!

Çok uzun oldu belki ama aklıma gelen her ayrıntıyı yazmak istedim, umarım faydalı olur. Yine de akılda kalan sorular olursa buradayım, daha da anlatırım.


10 Oca 2012

Hu Huuu...



Görmeyen duymayan,
Bilmeyen etmeyen kalmasın.

Pasaklı Kraliçe'nin tam gaz açılan Bozuk Organizasyon'u burada. Bozuk olmayan organizasyonlarda buluşmak üzere...

Hadi hayırlı olsun!

1 Oca 2012

LÜTFEN...LÜTFEN.



Geldiydi, gittiydi, bittiydi derken alın size 2012.

Etrafıma bakınıyorum, blogları okuyorum ve anlıyorum ki, birçok insan için pek de kötü geçmemiş 2011. Hatta bazıları için "daha ne isteyebilirdim ki" kıvamındaymış, negzel negzel...Gönül isterdi ki, bana da ucundan kıyısından hoşluklar yapmış olsun geçtiğimiz yıl. Olmadı, sağlık olsun. Sağlık demişken, eyvallah ne ailemin, sevdiklerimin ne de benim sağlığımla ilgili bir sorunumuz var. E huzurumuz da yerinde. Ama yetmiyor demek ki işte. Neyse...

Hayatımın en gereksiz, en boş ikinci senesini (bir diğeri de 2010 du) de bitirmiş olmanın rahatlığı da yok değil. Çünkü düşünüyorum da, evrenin ya da tanrı'nın bir üçüncüsünü layık göreceği kadar da kötü bir insan değilimdir herhalde.

Yani özetle, madem adı yeni yıl, o zaman yeni olsun bir şeyler. Yeni bir şehir belki...Ve hayatıma büyük yenilik katacak güzel bir iş. Geçmiş günleri aratmasın elbet ve ondan bir değil birkaç tık iyi olsun mümkünse.

İster yıldızı parlamak denilsin, ister yıldızların bizimle olması, ister kader, ister kısmet, ister doğru yer doğru zaman...Adı her ne olursa olsun, lütfen güzel olsun.