31 Oca 2010

SWEET SATURDAY!

Bugün sevimsiz bir cumartesiye uyandığımı düşünmüştüm.Hani bazen olur ya,ortada elle tutulur bir sebep yoktur ama senin mutlu olasın da yoktur.Gıcıktır işte o günlerde kahvaltı da,yayılıp oturmak da,dışarı çıkmak da...

Ablamlar öğleye doğru Ordu'ya gideceklerdi,hesapta ben de onlarla takılacaktım.Sonra dedik ki Pırtlanguç'u da götürelim,gezsin azıcık,sinirleri zayıflamış,terelellileri gitsin...Sonra dedim ki,yok ben evde kalayım,hatta Pırtlanguç da benimle kalsın.Yok olmaz dediler.Olurdu olmazdı,hadi yallah gidin bizi bırakın,go go... dedim,gittiler.

Sonra baktım hava güzel,Musti sıkılmış müzik dinlemekten,bir bisikletle odayı turlayıp durmaktan.Of puf çekiyor garibim,küçücük ağzına bakmadan.Hadi dedim biz de go...Dooğru markete.Azıcık arabaya binip "hen hen" yap dedim,olur teyzoş,yeter ki sen iste dedi...(Şaka lan şaka)
Neyse market bahane,aslında kafamda onunla kurabiye yapma fikri var,biliyorum bayılıyor çünkü hamur yoğurmaya,ha kurabiyeyi de seviyor köftehor.Gittik markete aldık nevaleyi,tabi ki falım sakız,danino ve ice tea eşliğinde.Geldik kasaya,ne olsa beğenirsin.Teyzoli para almayı unutmuş,bakıyor cebinde kredi kartı var.Şurdan çekiver koçum diyorum,eyvallah abla diyor ama o da ne "dııııttt....yetersiz bakiye".
Nasıl olur lan falan diyemiyorum tabi,şaşkınlıkla bir mırın kırın durumları.Olması lazımdı bilmem ne...(Akşam saatlerinde öğreniyorum ki,sözkonusu bankanın hatlarında bir sorun var ve kimse ödeme yapamıyormuş o kartla birkaç gündür)

Ben tam "Tamam kalsın o zaman,şu sakızı alıp çıkalım" dedim,çünkü Musti deliriyor sakız da sakız deyü...Çocuk "Yok,olur mu,sorun değil,tanıyorum ben sizi,akşam saatlerinde getirirsiniz" diyor.Orda da bir olurdu olmazdı derken,tamam paşam diyorum,çıkıyoruz.
Fukara teyze ve gariban yeğeni edasında eve geliyoruz ve
3...........2.............1.
Başlıyoruz kurabiye yapmaya...
Ve böylece güzel bir cumartesi geçiriyoruz ev ahalisi gelip de akşam telaşesi başlayana dek...



Kurabiyeyle birlikte müthiş danslarımdan birini yapıyorum onu güldürmek için; işte böyle süpersonik bir teyzeyim ben. peh peh peh...

-Yapma teyze,altıma işicem şimdi gülmekten
-İşe oğlum,bezin var nasıl olsa altında
-Doğru yav,iki yıldır var o orda :S

...Ve işte küçük şefimle benim şaheserimiz. Tabağın başındaki "anlamsız" bulduğunuz şekil %100 Musti yapımıdır.Onun parmaklarının balı değmiştir aman dikkat,dadından yinmeyebilir...

İyi ki bugün seninle evde olmayı seçmişim bıddığım.Her zamanki gibi bana güzel bir gün yaşattın.Hadi büyü de oku bunu;
SENİ ÇOOOOOK SEVİYORUM BİLİYOR MUSUN...

"THE ŞEYLER"


Blogunun sahibi sevgili Ayşegül, "The Şeyler" adlı bir foto-fikir (bu kelimeyi şimdi uydurdum) geliştirmiş.
Siz de benim gibi, sizin için önemli olan "The Şeyler" inizi yollamak ve blogunda yayınlatmak isterseniz buradan buyrun.

29 Oca 2010

KAR - VOL 2 : ZEYTİNLİK MAHALLESİ VE KALE



Pencere önü + Sophie = Duygu'nun Eseri

İsmi Efe'ydi,cismi pek bi uysal idi. Islak tüyleri çok tatlıydı,iyi ki yolumuza çıktı.
Ve evet,ben ona dokundum,çünkü kayıtsız kalmak namümkündü.

Portakallar Duygu'nun fikri; merdiven,benim sevdiğim imgem...
Diğerleri by Akın :) Olmayabilir de...Yanlış hatırlayabilitem var.

Gel cicim,üşüdük. Sarışalım,ısınalım.

2009-'10 Kış Kataloğu MANKEN: Duygu Ö.

Anlamsız ama en azından eğlenen bir güruh...

Evet,ben çektim.Hıhı.

Ortaya Karışık...

Nedensiz bir hırs yaptım; Duygu'yu kara gömmeliydim ve Akın bunu çekmeliydi.

Denizi de böyle alırız işte kadraja...

MOLA: Çaktırmayın ama üşüdük.Kara salep yakışır dedik,hüplettik.
Fincanlara gelince "vintage" imsi...Ne olsa evladiyelik bir durağı burası kale yolunun.Giresun Gençliği bilir;Zübeyde Hanım ;)

FİNAL: Hava ne ara karardı,anlamadım.Tam da aşka gelmiştik.Ama olsun bu karın baharı da var...
Devamı Gelecek...

26 Oca 2010

KAR - VOL 1


Aylardan Ocak ve Giresun dün doğal olarak karlı bir sabaha uyandı.
Bugün ise kar hiç durmadı ve seyre doyulmaz görselliğe dayanamayıp o kara dokunmak farz oldu bize.
Ha bu arada sanırım Pırtlanguç ilk kez kara çıkıyor.Hatalıysam arama,burdan düzelt CadıKazanı.




Kuzen-Pırtlanguç-Abla Cadı Kazanı

Katbekat giyinen Musti'deki ifadeye bir ad koyamadım...Yoruma açık.


Şimdi göreceksiniz siz! Kardan zumbuk yaptım,geliyoooOOO

Lan hadi yaa...Donduk diyoruz kardeşim.Başlıcam fotoğrafınıza da karınıza da...


NOT: Herkesin payına bizim gibi kar görünce mutlu olmak düşsün...SEVGİLER...

BİZ BURADA YAŞARKEN ve ŞİMDİ MİSAFİR İKEN



Bugünlerde ailece bir değişik telaş içindeyiz...Biraz buruk,biraz tatlı kendisi... Uzun zamandır anneme satması için ısrar ettiğimiz on dört yıllık evimizi sattık geçen hafta.Evet çok uzun ve zorlu bir uğraş verdik annemi razı etmek için ama içten içe de bu evin hiç satılmayacağına,bizimle yaşlanacağına inanmışız meğer.

Şu anki durumu o kadar yadırgıyoruz ki...Duvarlarında,her karesinde yaşanmışlıklarıyla meğer ne çok kanıksamışız "baba evi" dediğimiz bu evi.
Şimdi yavaş yavaş gitme vakti yaklaşıyor.Misafiriz artık bu odalarda... Dönüp arkama bakmayayım diyorum,gidemeyiz yoksa, takılır kalırız geçmişte diyorum...Olmuyor.Yeni evimiz uzun zamandır almak istediğimiz bir ev olsa da koyuyor mu ne gitmek...

Ama yine de "Yeni her zaman iyidir" diyerek hayatımızın daha iyi olacağına,ne bileyim belki de anlaşılamayan bir tılsımla daha mutlu olacağımıza inanmak istiyorum.Çünkü biliyorum ki,bu eve taşınmadan ve burda yaşarken kaybettiğimiz ,bu eve adımlarını,kokusunu iz bırakarak giden sevdiklerimiz nereye gitsek bizimleler. Evet yeni her zaman iyidir ve bu iyi bir değişikliği olacaktır hayatımızın.

Ne dersiniz?..

25 Oca 2010

GÜNDEN DÜŞENLER - 3


*İlk olarak belirteceğim şey şu ki,nihayet yeni bir fotoğraf makinesi aldım (evet,makina değil makine). Tam istediğimiz gibi değil ama hem kısıtlı bir şehirde kısıtlı seçenekler hem de diğer şartlar bu kadarına müsaitken böyle oldu.
Bebek hakkında daha sonra notlar düşerim;)

*Bugün burası acaip soğuk,gerçi bunu Ankara'dan,İstanbul'dan okuyanlar beni taşlayabilir ama olsun biz alışkın değülük bu soğuğa.

*Soğuk demişken...Eskişehir'i inanılmaz özledim.Burada o çok gıcık olduğum şeyi yapıp,dilimi katletmek istiyorum...Evet,deli özledim,manyak özledim...Çok istiyo canım lan işte orda olmayı...

*Bugün çok yemek yedim,ders çalışmak sene sonunda bana çok fena geri dönecek,göt göbek olarak...

*Gerçi çalışıyorum bir bok olmuyor o da ayrı mesele...Lan biraz çalışayım dedim,kafam daha da karıştı,bugünkü deneme sınavında sıçtım batırdım...

*Tamam farkındayım,ağzım iyice bozuldu ama bu boktan şehirde hapsolmuş gibi hissedip bir de üstüne boktan bir sınava hazırlanmaya çalışırken olur bu.Her şeye rağmen şaşıyorum bazen kendime,ödüllendiriyorum sabrımı,sükunetimi.

BİLGİSAYARIMIN SESİNİ DİNLEDİM VE YENİ SÜRÜMÜNÜ YÜKLEDİM


Çoktan kullanmaya başlayanlarınız vardır ama üşengeç Sophie kişisi firefox'un yeni sürümünü daha yeni yükledi...

Ve ilk dikkatimi çeken yeni explorerdaki gibi "yeni sekme" açma kolaylığı oldu. Artık sırasıyla "dosya" - "yeni sekme" diye tıklamaya ya da "Yeni sekme Ctrl-T ile mi yoksa Ctrl-N ile mi açılıyordu yahu..." diye kafa karıştırmaya hacet yok.Firefox benim için buna hal çare bulmuş. Ha, firefox varken hala explorer kullananlara değinmiyorum bile...Ne bileyim,anlayamıyorum bir türlü,uyuz oluyorum nedense...

1 Oca 2010

BEN BU YILBAŞINDA...


Beş senedir evde,ailemle olamamanın acısını çıkartmak için evdeydim. Yaklaşık bir aydır Cadı Kazanı ile ne yapsak,nasıl yapsak diye diye 31 aralık tarihine geldik...Derler ya bir şeye çok heves etmeyeceksin diye,bir kez daha doğrulandı.Son anda yaşanan ufak çaplı krizlere rağmen güzel bir akşam geçirmeyi başardık ama nihayetinde...

Takvimler şimdi yeni bir yılı gösteriyor. Bir gecede kaç insanın hayatı değişir?Büyük ikramiye kazananlar,bebek sahibi olanlar ya da ne acı da olsa sevdiklerini kaybedenler ve yahut hayatını yitirenler dışında bir gecede yaşamı al aşağı olan yoktur herhalde.Yani 01.01.2010 olunca da aynı hayat bizim için.Ama ne de olsa yeni bir yıl ve insan doğal olarak yeni umutlar yeşertiyor içinde...

Benim yüzeyde ve derinde pek çok hayalim hatta isteğim var bu sene.Artık Noel Baba mı dikkate alır,Tanrı mı,bilemeyeceğim ama bu sene bana ver ey hayat...Biliyorum istiyorsam çalışmalıyım,azmetmeliyim bla bla.Tamam onlara bakarız ama sen de bir el at be hacı;)

Ne diyeyim,sağlıklıyım,ailem de sağlıklı,huzurluyuz,elbette mutluyuz.Ama bu şehirden gidersem hatta ailemle birlikte gidersem inanın dadından yinmez bir insan olurum ben.

Ha bu arada yeniyılda,bu aralar kafamı bozan bazı konuları da netliğe kavuşturmak,rahatlamak istiyorum.Bazen içinden çıkamadığımı düşünüyorum ya,işte o anlarda bi yardım istiyorum.Fişi çekilecekse çekilsin,yok yeni sıkıntılara gark olunacaksa gardımız alınsın.Bilelim yani işimizi,sevmem ben belirsizliği...

Ya aslında boşver,ailem yanımda olsun,Pırtlanguç güne her sabah gülerek uyansın iki yıldır olduğu gibi,hatta tüm çocuklar onun kadar şanslı olsun,böyle mutlu bir ailede büyüsün.Daha bir şey istemeye gerek duymadım şimdi...Bu son paragraf kafi...

Hepinize,hakettiğiniz ve sizi biraz şımartacak bir yıl diliyorum..."Biraz krema,biraz pudra şekeri,biraz da kakao" serpilmiş olsun günleriniz...MUTLU YILLAAARR...