29 May 2010

KABARE ATÖLYESİ

...imiş adı ya,reklamını ilk gördüğümde sevinmiştim.
"Nasıl yani,yine kabare mi yapacaklar,ohannes!" demiştim.

Meğer kendilerinin günümüzdeki muadillerini arıyorlarmış.

Acaip gıcık oldum bu işe.

Bugün kimse Metin Akpınar,Zeki Alasya ve Nevra Serezli olamaz kiiiiiiii!!!


Hayır o değil,insanı sevdiği şeyden de soğutuyorlar.
Burdaki "sevmek" öyle böyle değil ama.

Ben Aşk Olsun'u hala her izleyişimde babamı hatırlıyorum.
Ona benim gibi gülen insanları tanıdıkça çok seviniyorum.

Bu hislerin yerine başka hiçbir şey koyamazsınız,o yüzden bu gereksiz programın tutmayıp kaldırılmasını istiyorum.

Ve kimsenin Zeki-Metin ve Nevra S. olamayacağını tekrarlıyorum.

Of! İçi boş işlerden nefret ediyorum!

21 May 2010

PUANTİYELİ TIRNAKLAR



Yaz geldi,bir coşku bir heyecan yine bünyelerde...

Bir de üstüne can sıkıntısı...

Bir de uykunun kaçması...

Tırnaklarımı böyle boyama fikrini işte bu blogun sahibi sevgili Gizzy'den aldım.

Onunkiler kadar başarılı değil pek ama devamı gelir ki bunun :)

Çok zevkli bişii!

16 May 2010

AYLAK.COM

Hayır,gerçekten var olan aylak.com sitesini övmeyeceğim,ona çamur da atmayacağım.

Hayatımı yeniden bir aylak olarak geçirdiğim şu günlerle ilgili fotoğraflı belgeler koyacağım da o yüzden bu başlık.

Ha bu arada bahsi geçen bu sitede de epey takılmışlığım,psikopat gibi saatlerce orada okey oynamışlığım,hayatımın bildiğin 2-3 ayını orada geçirmişliğim de var.Ama bundan kıvanç duymuyorum.Peki utanıyor muyum? Eh,biraz. Ama her insanın hayatında bu denli asalak ve aptalca geçirdiği günler olduğunu varsayarak kendime çok da yüklenmek istemiyorum.

Her neyse,yukardaki fotoğraf , Duygu'yla güya KPSS çalışmak için bir araya geldiğimiz dünün,çalışmaktan ziyade nasıl harcandığının resmidir!

Çalışmadık mı,çalıştık,aman ha!
Ama çalıştığımızdan daha çok laklak yaptık.
Fakat,sorarım size,hava yaz havası olmuş,güneş pırıl pırıl seni çağırıyor,Piccola Bahçe kollarını açmış seni bekliyor...Nasıl buna kayıtsız kalır da daha fazla,
"Cumhurbaşkanı'nın yürütmeye ilişkin görevleri nelerdir?"
ya da,
"1.İnönü Savaşı ile 2.İnönü Savaşı arasındaki gelişmeleri nasıl kodlasak?"
üzerinde durabilirdik ki...
Elbet de aylaklık yapmalı ve güzel bir cumartesiden birkaç saat çalmalıydık.
Biz de gereğini yerine getirdik sayın hakim.
Pişman değiliz,yine olsa yine yaparız.


Tabi benim yan gelip yatmam,miskinliğim bununla da son bulmadı.
Akşam misafirimiz olup,evimizi şenlendiren Nesli'cimle oturduk,muhabbet ettik,yedik içtik(daha çok ben yedim ama olsun)


Tabisi,her iki fotoğrafta da bardaklardaki ice tea,
Burada doritos'un şu yeni çıkan türlerinden
zeytinli-kekikli (pek sevmedum,beğenmedum,puanum 2)
bir de
eti turti.

Umarım siz de eğlenceli,güneşli bir cumartesi geçirmişsinizdir.
Değilse de sağlık olsun,önümüz yaz.
Neşe fora!

YENİ ÇİÇEKLERİM


Cuma günü yine çiçek günümüz hasebiyle yeni çiçeklerime kavuştum.

Muhteşem papatyalar...

Mavi saksıya çook yakıştılar.


Oy oy ben her sabah sulamaz mıyım seni...



Ve boş duran kaktüs saksılarımdan ikisini doldurmak üzere gs'li kaktüsler...

Artık sarı-kırmızı tesadüf mü,üzerinde çalışılmış hareketler mi bilemiyorum...

10 günde bir vereceğiniz suyla idare edebilen ilginç mi ilginç bir bitki...

Aman sakın elinize dötünüze batmasın dikenleri,zira şişer,ağrı yapar,fenadır yani,aman ha!

Ay ben bu çiçek olayını git gide daha sevmeye başladım.

Yaz da geldi,ohh mis!

13 May 2010

MUĞLA ÜNİVERSİTESİ OLAYLARI


Bu gece annemin, tv izlerken altyazıda okuduğu bir haberi bana söylemesi üzerine acaip bir şaşkınlık, garip bir korku yaşadım.

Önce inanamadım,
sonra nette bakındım haberin doğruluğu ile ilgili bilgilere,
daha sonra o sırada tesadüfen msn'de konuştuğum,şu an Muğla'da yaşayan arkadaşıma sordum,
aslı nedir,ne değildir diye...

Doğruymuş.

Evet,Muğla'da öğrenci grupları arasında çıkan kavgada bir genç öldürülmüş.
Sadece bu cümle, insanın içini ürpertmeye yetiyor!

Bundan iki sene önce 4 yılımı geçirdiğim şehirde oluyor bu."Üniversitem" dediğim yerin öğrencileri tarafından.

4 yıl yaşadığım yerde,öğrencilerin cafeleri,evleri basması,taşlaması,bunun üzerine polisin biber gazı sıkıp,grubu dağıtmaya çalışması,yolların kapatılması,herkesin korkuyla evine hapsolması...
İnanılır şeyler değil.

Dışarıdan yapılan müdahalelere,üzerinde kurulan baskın güçlere karşı çıktığımız,
burası "bilim yuvası" dediğimiz,
kendi yönetiminin,kurumlara bağlı kalmadan kendisine ait olması gerek diye savunduğumuz
bir yerde hem de...

O zaman vay halimize!
Ne ara,sorunları bu yolla çözer olduk?
Ne zaman bunun faydasını gördük?

Düşündüm;
2 yıl önce değil de şimdi orda olsaydım...
Sokağım biber gazı koksaydı...
Ne yapardım?
Korkardım.
Evimin kapısının kırılmasından ziyade geleceğimiz için korkardım!


Haberi okumak isteyenler için

http://www.habertakimi.com/25215_Mugla-Universitesinde-Olaylar.html
http://www.beyazgazete.com/haber/2010/05/12/mugla-universitesi-nde-silahli-kavga.html
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=983400&title=kavga-buyuyor-200-ogrenci-ev-ve-kafeteryalara-saldirdi-50-gozalti

10 May 2010

ALES 2010 BAHAR DÖNEMİ TUTANAKLARI

Yaz kızım!

Şurada bahsetmiş olduğum ALES'e girdim bugün.

Kah kafa yordum,kah "sıçtık" dedim,kah "la bi git" dedim,kah takır takır çözdüm aşka geldim!

Daha önce girdiğim Ales'lerden farklı olarak bu kez çıkışta kendimi hayat muhakemesi yaparken bulmadım.Bu sınava girenler bilirler; sözel bölümde öyle sorular seçerler ki "vauv!" dersin,hayatın anlamını sorgulamaya,kafanda her şeyi ölçüp biçmeye başlarsın,bilişsel bir dengesizlik yaşarsın resmen.
Ama bu kez öyle olmadı.Yine de güzel değil miydi sorular, güzeldi.

Kaliteli yanını James Joyce'un "Ulysses" adlı kitabından bahsederek koymuş bence.Daha önce ÖSS olsun KPSS olsun hiçbir sınavda rastlamamıştım bu eserden bahsedildiğine.
Ulysses demişken,bu da hem sınavın hem de son iki günün konseptine cuk oturdu,mutlu oldum lan şu an.Marilyn ve Ulysses!





Onun dışında Senegal'deki şempanzeler, Etiyopya'daki fosiller vs. ile ilgili ilginç paragraflar vardı benim dikkatimi çeken.

Bir diğer dikkat çekici nokta da benim daha önce girdiğim Ales'lere göre sayısal bölümün daha kolay olmasıydı.Ya da benim müthiş matematik deham için öyleydi bilemiyorum.

Sınav sonrasında ise yakın zamanda en çok güldüğüm,eğlendiğim bir gün geçirdim.
Sınavdan aç çıkıp sahil boyunca midye aramaca,bulamayınca bulduğuna talim etmece,sonrasında kahve içmece,tekrar yürümece,kıytırı boktan bir fuar gezmece,sahilde oturup geyik yapmaca...Ne bileyim işte öyle böyle güldüm sonuçta.

Velhasıl ben gayet rahat,pür gevşek girdiğim bu sınavdan mutlu çıktım ve kaygı düzeyinin düşüklüğü ile başarı arasındaki ters orantıya bir kez daha şahit oldum.

Giren herkese geçmişler olsun der,selam ederim.
Dilerim herbirinizi amacına götürsün bu sınav.
Yıldızınız parlasın,sizde star ışığı var!
mihihi:)

8 May 2010

PEKİ BU?

Tamam sudaki Marilyn'i beğenen oldu,beğenmeyen oldu,normalde pek sevmeyen suda hakkını verdi falan filan.

Peki bu nasıl millet?
Klasik belki ama,olsun.

Ben beğeniyorum ya,gerçekten bak!

Ayrıca gözlerindeki hüzün...
Siz de görebiliyor musunuz?
Hep orda.
Hayatı yansıyor resmen gözlerine...

7 May 2010

MM

Suda bile güzel değil mi...Değilse söyleyin.
(Darılmam,valla bak.)

Sizi bilmem ama ben yüzerken hiç de güzel olmam,çipil çipil gibi gözler,ıslak ama sevimsiz kirpikler,yapış yapış saçlar,saçma sapan burun çekmeler falan,ne bileyim...

Var mıdır ya yüzerken bile güzel kalabilen...

O'ndan başka?

4 May 2010

YENİ LAPTOP ÇANTAM

Yine Pasaklı Kraliçe'den züpper bir hediye!

Bu çantaya gerçekten ba-yıl-dım!

Aslında kendisi laptop çantası değil ama Adil Işık çalışanları 15inch lik dizüstü bilgisayarların rahatça girdiğini keşfedince bu ad altında satalım demişler.

Ama ben bugün normal çanta şeklinde kullanarak açılışını yaptım,gayet de baharlık oldu,pek bi ter-ü taze durdu.

Laptop çantası olarak kullanmak için de sabırsızlanıyorum!
Ay bilgisayarımı alıp kısa bir tatile çıkasım geldi resmen bu çanyata sahip olunca.
Çok sevimli çok!

Tekrar teşekkürler Pasaklı Kraliçe...

1 May 2010

ÇİÇEK ...

{ooops!
yazım ufak bir sansüre uğradığından kaldırıyorum,fotoğraflar,yorumlar baki,telaşa gerek yok.}

Bahar ne güzel şey,güzel şey bahar!

not2: bu arada "afurmak" kelimesini kimse duymayınca kendimde şüphe ettim bir an;acaba öyle bir kelime yok mu yoksa,ya da ben yanlış mı anladım yıllarca vs.ama var yaa,biliyorum,aşırmak demek işte,izinsiz almak yani.
^o)

neyse...öyle işte.